“Ben Koronavirüs…”

Koronavirüs’ün Çin’den başlayıp, adım adım dünyaya yayılması üzerine ben de bir şeyler yazmak istiyordum, ama hangi açıdan yazacağım konusunda kararsızdım. Günlerdir bunu düşünürken, bu gece sabaha karşı uzun bir mesaj aldım. Mektup, Koronavirüs’ün bizzat kendisinden geliyordu. Benim “ne yazacağım” üzerine kafa yormama gerek kalmadan, sözü Koronavirüs’e bırakıyorum:

“Ben Koronavirüs. Aslında benim gerçek adım bu değil. Bu adı siz insanlar bana koydunuz. Benim gerçek adım Şah’tır. Virüsler arasında bana öyle derler. Sanırım virüslerin şahı olmamdan dolayı bana bu adı koymuşlar. Ama fark etmez, siz istediğinizi söyleyebilirsiniz. Okumaya devam et “Ben Koronavirüs…”

Özel günler üzerine

Şubat ayı geldiğinde beni bir sıkıntı basar. Çünkü, özel günlerin içinde en sahtesi ve kokuşmuş olanı Sevgililer Günü. Diğer özel günleri akladığım sanılmasın. Doğum günleri, Anneler ve Babalar Günü, tanışma yıl dönümleri, hatta biraz genele yayarsak Evlilik yıl dönümleri de bana olabildiğince gereksiz ve yapmacık gelir. Çoğu insanın bir şekilde kutladığı ya da bir şekilde dahil olduğu bu özel günlerle ilgi düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Okumaya devam et Özel günler üzerine

Sizi susturmasını bilirim

Yine böyle bir zamandı. Göz gözü görmüyor, kimin ne dediği anlaşılmıyor, bağırışlar çığrışlar bir kargaşadır gidiyordu. Bağırma derim bağırırlar, susun derim susmazlar. Çileden çıktığım anlardan biriydi. Ve artık dayanamadım, başlıktaki sözü söyledim. Söylerken çok kararlıydım. Fakat…
Okumaya devam et Sizi susturmasını bilirim

Kırk yıl önce değil de bin yıl önce gibi

Son kırk yılda o kadar çok şey değişmiş ki yaşamımızda. Sanki yaşadığımız değil de, asırlar öncesi hikâyeler anlatır gibi hissediyorum kendimi. Teknoloji o kadar hızlı ilerledi ki son kırk yılda, bazen kendim bile inanmakta güçlük çekiyorum.

1970’li yılların başlarında köyümüzdeki yaşam şeklini düşünüyorum. Telefon yok, elektrik yok, modern tarım aletlerini hiç biri yok, tüple çalışan ocaklar yok. Köyden şehre yolcu ve eşya taşıyan tek bir kamyon be tek bir traktör dışında hiçbir motorlu araç yok. Okumaya devam et Kırk yıl önce değil de bin yıl önce gibi

Zaman kıskacındaki bilinç

Üç yıl önce kol saatimin kayışı kopunca yeniden yaptırmayıp, saatten kurtulmuştum. Ama saate bakmaktan kurtulamadım. Güneş anlımı yakıyor, kemiklerim ısındı. Bunu bozmak istemiyorum. Şimdi saati neden merak ettim ki? Güya yaşamımdan zamanı çıkarmak istiyordum. Uyumayı, yatmayı, kalkmayı, yemek yemeyi zamana göre değil, vücudumun ihtiyaçlarına göre yapacaktım. Bazen kendiliğinden oluyor, bazen olmuyor. Sigarayı saate göre içmeyi hâlâ bırakamadım. Kahvaltı sonrası ilk sigara demiştim. Okumaya devam et Zaman kıskacındaki bilinç

Erkekler!.. Neden korkuyorsunuz? Yoksa…

Kendimi bildim bileli gözlemliyorum ki, erkekler bazı işleri yapmaktan imtina ediyorlar, bazı işlerden ise neredeyse elleri yanacakmış gibi kaçıyorlar. Yemek yapmak, bulaşık yıkamak gibi mutfak işleri olsun, ütü yapmak, çamaşır asmak, cam silmek, ev temizlemek gibi ev işleri olsun… Bu tür işleri yapmamak için ya “ben beceremiyorum” ya da “bu erkek işi değil” gerekçileri uyduruyorlar.

Bu konu beni oldukça meşgul ediyor. Şaşırtıcı olan şu ki, bu tür davranışları sadece ataerkil çevreler içinde yetişmiş erkekler değil, sosyal statüsü oldukça yüksek entelektüeller, konuşmaya gelince “en özgürlükçü” kesilen ilericiler de gösteriyor. Kadın-erkek ilişkileri konusu konuşulurken mangalda kül bırakmayan birisine bir bakıyorsun eşi/annesi evde olmayınca, mutfakta yemek pişmiyor, evde temiz tabak çanak kalmayıncaya kadar bulaşıklar yıkanmıyor. Giyecek kalmayıncaya kadar çamaşırlar yıkanmıyor, ütü ise hiç yapılmıyor. Evi bok götürse temizlenmiyor. Camları silmek, balkonda çamaşır asmak, evin önünü temizlemek gibi, konu komşunun tanık olabileceği işlerden ise özellikle kaçınılıyor. Tabii ki bu durum herkes için aynı seviyede tezahür etmiyor ve genelleme yapmak da istemiyorum. Ama hep bir çekinceyle ya yapılmıyor bu tür işler ya da baştan savma yapılıyor. Kendi işlerini yaparken her türlü teknolojik aleti kullanma kompetanı olan bu erkekler, çamaşır/bulaşık makinesi, ütü, elektrik süpürgesi gibi elektrikli ev aletleri karşısında teknoloji cahili kesiliyorlar. Nedir bu korku? Okumaya devam et Erkekler!.. Neden korkuyorsunuz? Yoksa…

Düşük belli pantolonların çektiği sancı

Ben genelde geç anlarım. Yanlış anlaşılmasın, anlatılan veya okuduğum şeyleri değil, toplum yaşamındaki yeni davranış şekillerini, bazı hareketleri anlamakta zorlanırım. Anlayıncaya kadar da, anlamak istediğim şeye canlı cansız ne olursa olsun bön bön bakınır dururum. Bir köşesi dışarı çıkmış bir kaldırım taşına da, yapraklarının sadece bir tarafı kararmış ağaca da, çöp kutularının yanına atılmış çöpler de, yolda elleri üstünde ayakları yukarıda yürüyene de aynı gözle bakar ve anlamaya çalışırım. Bazen, bakıp bakıp, yanlış değerlendirdiğimi yıllar sonra bir tesadüf sonucu anlarım. Bazen de, anladıktan sonra daha başka şekillerini görebilmek için uzun uzun sağımı solumu kolaçan ederek bakmaya devam ederim. Bu defa da, herkesin anladığından daha fazlasını anlamaya, anlamlandırmaya çalışırım. Okumaya devam et Düşük belli pantolonların çektiği sancı

Sanal dünyanın bittiği gün

İnternetin yaşamımıza girmesiyle beraber yeni bir dünyayla tanıştık. Aslında bu dünyanın etkisini televizyonun hayatımıza girmesinden beri hissediyorduk. Filmleriyle, yarışma, eğlence ve tartışma programlarıyla, “haber” diye sundukları çıkarcı düşünceleriyle bizi bir şekilde etkiliyordu bu dünya. İnternetle beraber bu dünyanın içine iyice girdik. Artık reel hayatta hiç tanımadığımız, görmediğimiz insanlarla konuşabiliyor, her şeyden anında haberimiz oluyor. Eskiden sadece iktidar sahiplerinin, güç odağı yayıncıların düşüncelerini beyan ettiği bu dünyaya, sanal dünyada olan herkes bir şekilde dahil olabiliyor ve bununla bir tatmin yaşıyor. Kişisel bir düşüncemiz bir anda onlarca, yüzlerce insanın paylaştığı bir haber haline gelebiliyor. Televizyonla başlayan bu yeni dünyada, interneti olan herkesin artık bir yeri var. Bu yer gittikçe hayatımızın bir parçası olmaktan çıkıp, ana gövdesi haline geldi. Bu durumdan hepimiz de oldukça memnunuz. Zira bunun bazı sonuçları olabileceğini de düşünmeden edemiyor insan. Okumaya devam et Sanal dünyanın bittiği gün