Hüzünlü bir seçim masalı

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde çok güzel bir ormanda her türlü hayvan birlikte yaşıyorlarmış. Bu orman, bu kadar çok farklı hayvanın bir arada yaşadığı nadir ormanlardan biriymiş. Bu kadar fazla çeşit hayvanın bir arada yaşaması her ne kadar zenginlik gibi görünse de, zaman zaman ciddi sorunlar çıkıyormuş. Aslında bu sorunlara kendi halinde yaşayan hayvanlardan çok, ormanı yönetmek isteyen güçlü hayvanlar neden oluyormuş. Ormanın yönetimi zaman zaman aslan, kaplan, orangutan, yılan gibi hayvanlar arasında değişiyormuş fakat, sorunlar her yönetimde farklı olarak yeniden tezahür ediyormuş.

Gel zaman git zaman, ormanın yönetimi bir deveye geçmiş. “Deve de ormanı yönetebilir miymiş?” demeyin, başka büyük ormanların yöneticilerinin ve kendi ormanından yaşayan çok farklı hayvanların desteğini alarak deve ormanın yöneticisi olmuş. Çünkü onlara çok güzel vaatlerde bulunup, sözler verip, “beni seçerseniz hepinize eşit davranacağım ve bugüne kadar sizlere yapılan haksızlıkların hesabını soracağım” demiş. Ne yazık ki, deve ormanı yönetmeye başladıktan bir süre sonra anlaşılmış ki, evet bir şeyler değişiyor ama, bunlar hep devenin ihtiyaçlarına yönelik değişiyor. Hatta bir zaman daha geçtikten sonra yine anlaşılmış ki, aslında deve sadece kendisine destek verenlerin ihtiyaçlarını karşılıyor, onun dışında kalan orman ahalisine baskı uyguluyor, zulüm ediyormuş. Ormandaki tüm hayvanların kendisine koşulsuz biat etmesini istiyormuş.

Bu durum karşısında ormanın eski yöneticileri mücadele etmeye çalışıyormuş fakat, onların yönetimi sırasında yaptıkları büyük hatalar nedeniyle, baskı gören, zulüm gören hayvanların desteğini alamıyorlarmış. Zaman geçtikçe devenin gücü artmış, ona karşı olan hayvanların da sabrı tükenip, ümitsizliğe kapılmışlar. Ormanda yine bir seçim yapılacakmış ama, devenin gücü karşısındaki hayvanların, tek başlarına hiç şansları olmadığı gibi, kendi içinde paramparça oldukları için ve birbirlerine güvenmedikleri için ortak bir hayvan üzerinde birleşemiyorlarmış.

Tam bu dönemde, ormanın eski yöneticilerinden kaplan ve tilki aralarında anlaşarak, bir leoparı ortak aday göstermeye karar vermişler. Bu ortaklığa, ormanda epeyce bir gücü olan aslanın da dışarıdan desteğini almışlar. Hatta kedi de, devenin saldırılana  maruz kaldığından, tavrını leopardan yana kullanacakmış. Lakin, devenin gücü o kadar fazlaymış ki, onu sorgusuz destekleyen kurtla beraber, bir çok hayvan hiç sorgulamadan onu yine iktidar yapacaklarına inanıyormuş. Seçim günü yaklaştıkça, deve-kurt ittifakıyla, leopar, kaplan, tilki, aslan, kedi ittifakı arasındaki mücadele iyice kızışmış. her ne kadar tahminlere göre leoparın güçlendiği, devenin zayıfladığı görünse de, oyunu kime vereceği belli olmayan sayıları çok az olan bazı hayvanlar seçim için belirleyici duruma gelmişler. Bu seçim sonucunu sayısı çok az alan bu hayvanlar belirleyecekmiş.

Leopar bu hayvanlara gidip yalvararak, “bana oy verin ki, artık bu zulüm dönemi sona ersin. Söz veriyorum geçmişteki hataları yapmayacağım” diyormuş. Arada kalan bazı hayvanlar buna ikna oluyormuş ama, bazıları, “ben geçmişte ne sizi, ne de onları destekledim. çünkü hepiniz aynısınız” diyerek burunlarından kıl aldırmıyorlarmış. Bu koşullar altında seçim yapılmış.

Seçimi yine deve ve kurt ittifakı çok küçük bir farkla kazanmış. Çünkü seçimden önceki son günler, kararsız olan bazı hayvanlara karşı öyle oyunlar oynamış, tuzaklar kurmuşlar ki, o hayvanların bazısı korkudan, bazısı saflığından onlara inanmışlar. Leopar, kaplan, tilki, aslan ve kedi kaybetmişler.

O günden sonra o orman bir daha iflah olmamış. Çünkü deve bu seçimden sonra bir daha seçim yapmamış. Eline geçirdiği gücü öylesine despotça, acımasızca kullanmış ki, ormanda artık korku imparatorluğu hakim olmuş. Bunu kabullenmek istemeyen hayvanlar bu zulüme dur demek için, savaşmaya karar vermişler ama, bu savaş çok kısa sürmüş. Çünkü ormandaki bu iç karışıklığın pususuna yatmış başka orman yöneticileri de işin içine girerek, savaşı körüklemişler. Nihayet ormanda devenin yönetimi son bulmuş ama, ortada orman ahalisinden pek kimse kalmamış. Bir çoğu savaşta boğazlanmış, bir kısmı başka ormanlara kaçmış, bir kısmı da, ormanın yeni işbirlikçi yöneticilerinin kuklası olarak ormanı yönetmeye başlamış.

Bu savaşta ilk ölenlerin önemli bir kısmı, seçimlerde oyunu leopara vermediği için, devenin kazanmasına yol açan hayvanlar olmuş. Bu hayvanlardan “leopara da güvenmiyorum, hiç kimseye oyumu vermeyeceğim” diyen at ise, başlarda deveye karşı savaşsa da, daha sonra canını zor kurtararak, başka bir ormana kaçabilmiş. Bu at o ormanda başka bir atla çiftleşerek bir yavru yapmış. Bu yavru, her gece anne attan, “kaybolan orman” adlı bir masal dinliyormuş. O masalın sonu şöyle bitiyormuş; “ormanda yaşayan bazı hayvanlar, kibirinden, egosundan ve ukalalığından dolayı leopara oyunu vermediği için o ormanın kaybolmasına neden oldular”.

22 Haziran 2019

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.