kapağı kırık,
camı çatlak
köstekli saatin,
yelkovanı yorulduğunda
geleceğim.
gri bir perdenin
atlas libas gökyüzünü
örtüp,
kızıla çalar gün dönümde
hep o aynı “an” da,
simavdan
geleceğim.
ay dolup da
balık oynadığında,
kederli bir yıldızın
okyanusa düştüğü an,
geleceğim.
birikmiş acılar kabarıp da,
geçmişin hüzün ve sevinçleriyle
harmanlanıp,
us’umuza ırmak olup aktığında
geleceğim.
bir yürek yorgunluğu
belleğimi vurup,
kuş uçamaz kervan geçmez
bir amansız zamanda
ölümü beklerken
geleceğim.
…eskiden…
2009