Sami oldukça yakın bir arkadaşımdır. Tanışıklığımız yirmi seneye dayanır. Tamircilik yapardı bir semt çarşısında. Dükkânın tabelasında sadece “Tamirci Sami” yazardı. Çünkü o kendisine getirilmiş onarılma ihtimali olan her şeyi tamir ederdi. Elektrikli ev aletleri, hatta radyo-teyp-elektrik süpürgesi gibi yarı elektronik aletler, çeşitli saatler, müzik aletleri, oyuncak gibi. Aklınıza ne geliyorsa Sami tamir edebilirdi. Hatta bazen, çocuklar kapıya bisikletleriyle gelip, “Sami Amca, bisikletimin zinciri çıktı, dinamosu bozulmuş, freni tutmuyor, yapar mısın?” diye dil dökerlerdi. Eğer acil yetiştirmesi gereken bir işi yoksa, keyfi de biraz yerindeyse, masasından kalkıp, çocukların bisikletini bile onarırdı.
Sami sadece alet tamircisi değil, insan sarrafıydı. İnsanları gerçekten çok iyi tanırdı. Bir insanla yeter ki birkaç dakika konuşsun ya da onu izleyebilsin; Sami onun notunu verirdi. Verdiği bu notlarda genelde de yanılmazdı. Bu özelliğiyle de gurur duyar; “ben adamın koltuğunun altında kaç tane kılı var, onu bile bilirim” diye övünürdü. Okumaya devam et İnsan sarrafı